Cumartesi, Mart 17, 2012

Gömleği baştan yanlış iliklemek.

Başaldığınız işler akim kalıyorsa, işinize giderken ayaklarınız geri geri gidiyorsa, ilk gençlik yıllarınızda öğrendiğiniz aşk, dostluk, sevgi gibi kavramlar hayat sahnenizde sesi kısılmış oyuncular gibiyseler, ünvanlarınız, kimliğiniz üzerinize iğreti gibi duruyor ve en huzurlu anlarınız gerçeklerinizden tecerrüt edip fikir ve hayal bineklerine binerek seyeran ettiğiniz anlarsa, tahammül edemeyeceğiniz raddeye geldiğinde mutsuzluğunuz, mutluluğu uykunun şefkatli kollarında buluyorsanız ve uyandığınızda, Osmanlı zamanındaki uyuşturucu müptelalarının, Ramazanda oruç tutacakları ve afyonsuz yapamayacakları için sahurdan afyonu bir yaprak sarmasının içine koyup yutarak, o sarmanın sindirilip kana karışıp içindeki afyonun patlamasını bekledikleri ana kadarki gibi zul geliyorsa her şey, bilin ki bir gömleğin düğmelerine benzeyen hayatınızda en baştaki düğmelerden birini yanlış iliklediniz.
Gerisinin yanlış olması bu yüzden, Bu yüzden ne kadar doğru iliklerseniz ve ne kadar iyi olursanız olun bu(bir) işte akim kalması işlerinizin. Sebebi bu yukarıdakilerin...
İşte bu aşamada yapılabilcek en doğru şey kabullenmek... En baştaki düğmelerden birini yanlış iliklediğinizi. Hayatınızın sonuna kadar sizi bırakmayacak, kişiliğinize bile etki edecek, hayata bakarkenki pencereleriniz olacak işinizi, eşinizi evinizi....
Sonraki aşama daha zor. Geriye dönüp ilk düğmeyi doğru iliklemek. Sonrası çorap söküğü gibi.
Johan Cruyff futbol için "Futbol aslında basit bir oyundur, zor olan basit yaşamaktır" demiş. Ben de diyorum ki; "Hayatı yaşamak aslında basittir, zor olan onu basit yaşamaktır"
Kabullenmek zor geliyor insana... Ama bir kere kabul edince gerisi basitleşiyor...

Cumartesi, Mart 03, 2012

Din Afyondur!

KArl Marx'a atfedilen bu sözü hepimiz duymuşuzdur. Bu söz söylendiğinden beri inananlar aksini ispatlamaya, inanmayanlar; aslında sosyalizme inananlar da bu sözün doğruluğunu teyit etmeye çalışmışlardır. Sosyalizme inananlar, dinin insanların akıl mekanizmasını devre dışı bırakarak,adeta uyuşturarak, burjuvazinin, derbeylerinin, sermaye sahiplerinin yaptığı zulüme karşı ses çıkarmamalarına, sivil bir itaatsizlik içine girmemelerine, sebep olduğunu mesnet alarak, savlarını desteklemişler. Diğer açıdan, inananlar özellikle müslümanlar da İslamın bir hikmet ve akıl dini olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bir inanan, bir müslüman olarak ben, Karl Marx'ın bu sözünün ne kadar doğru olduğunu, sadece bir ayet ışığında ispatlamaya çalışacağım. O ayet Tevbe süresi 129. ayet. Diyenetin yeni mealinde de ; "Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir".
Bu ayetin inme sebebi, Hz. Muhammede(sav) moral vermektir. Şöyle ki; Kendisine tebliğ etme emri geldiğinde ilk yakın akrabalarını çağırmış. Onlara çok önemli bir şey söyleyeceğini ne işeri varsa bırakıp gelmelerini salık vermiş. Kureyşliler toplandığında, Hz. Muhammed (sav) hemen kabenin yakınındaki bir dağı işaret ederek, "Eğer desem ki şu dağın arkasında silahlı düşmanlar var ve size saldıracak, ne yaparsınız?" diye sormuş. Onlar "Hemen hazırlanıp, onları def etmek için onlara saldırırız" diye cevap vermişler. "Sözümün doğruluğunu teyit için gidip o dağın arkasına bakmaz mısınız ? " diye sormuş bu kez. Onlar da "Hayır" diye cevap vermişler. "Çünkü sen Muhammedül eminsin, şu ana kadar bir yalan sözün olmamış ki bu yalan olsun " demişler. "Öyleyse" demiş Hz. Muhammed.(sav)"Allahtan başka bir ilah yok ve ben de onun kulu ve elçisiyim" Yakınları, "Bizi bunun için mi çağırdın?" diye söylenerek sırtlarını dönüp gitmişler ve bir tanesi dahi ona iman etmemiş. Bunun üzerine Tevbe süresindeki bu ayet; "Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir" inmiş.
Düşünebiliyor musunuz? Hayatınız boyunca yalan söylememiş, hileli hurdalı bir iş yapmamışsınız ki böyle bir gün geldiğinde, insanlar size inansınlar, vazifesinizi yapasınız. Ancak en yakınları, akrabaları dahi ondan yüz çevirmişler. Ve ona Allaha tevekkül etmesi emredilmiş.
Müfessirler, Kuranın kıyamete kadar bütün zamanlara ve bütün insanlara inmesinden dolayı bu ayeti, yüz çevirip giden, ayrılık acısı bırakan her şeye teşmil etmişler.
İşte ben de diiyorum ki "Din bir afyondur". Hayatınız boyunca spor yaparsınız, kendinize o kadar dikkat edersiniz, bir de bakmışsınız, saçlarınız beyazlamış, cildiniz kıvrışmış; o meftun olduğunuz gençliğiniz size yüz çevirip gitmiş bir daha gelmemek üzere. Bu acıya tahammül edebilmek için, dinin esaslarından tevekkül afyonunyla uyuşturmalısınız kendinizi. Aksi takdirde bu acı sizin takadinizin fevkındedir.
Allah gecinden versin, kardeşinizi, evladınızı kaybettiniz bir daha geri gelmemek üzere. Size yüzlerini ebediyen çevirmediler oysa. Sabru cemil ve tevekkül afyonunu istimal ediniz. Bu firak acısına inanın iyi gelecekler. Acınızı dindirmeyecekler ama tahammül edilebilcek hala getirecekler.
Birini sevdiniz ve her şey yolunda giderken, pembe panjurlu bir eviniz ve boy boy çocuklarınız olacakken, sizden yüz mü çevirdi? Dinin kader afyonunu istimal ediniz. Ve diyiniz ki kalbinize, bana insanlığı, bu eli bu ayağı, bu gözü bu kulağı, bu sağlığı takdir eden zatın bu takdir edişinde bir hata yok ki, onu bana takdir etmeyişinde bir hikmetsizlik, bir hata olsun. Vardır bir bildiği ve hikmeti. Bana düşmez ki, onu takdir edişini(kaderini) itham etmek. Tenkid edip onun kaderini, başınızı örse vurmak istemiyorsanız, "Allah bana yeter" diyin.
Elhasıl, örnekleri çoğaltabilir ve milyonlarca örnek bulabilirsiz. Çünkü bilirsiniz ki;Bütün denizler mürekkep, tarih boyunca var olmuş bütün ağaçlar kalem olsaydı, Allahın kelimelerini yazarken biterlerdi de, Allahın kelimeleri bitmezdi...